İstanbul’un kültürel ve sanatsal hayatının kalbinin attığı yerlerden biri, hiç şüphesiz tarihi Ses 1885 Tiyatrosu. Beyoğlu’nun dar sokakları arasında, geçmişin izlerini taşıyan bu tiyatro, İstanbul’un sahne sanatları geleneğini ve şehrin katmanlı yapısını en iyi yansıtan mekanlardan biri olarak öne çıkıyor. Tam adıyla Ses Opereti ve Tiyatrosu, 19. yüzyıldan günümüze kadar ayakta kalmış nadir tiyatrolardan biri olarak, İstanbul’un sanat hayatında önemli bir yere sahiptir.
Yol Tarifi
Yorum Yazın
Paylaşın
Dinleyin
İstanbul’un kültürel ve sanatsal hayatının kalbinin attığı yerlerden biri, hiç şüphesiz tarihi Ses 1885 Tiyatrosu. Beyoğlu’nun dar sokakları arasında, geçmişin izlerini taşıyan bu tiyatro, İstanbul’un sahne sanatları geleneğini ve şehrin katmanlı yapısını en iyi yansıtan mekanlardan biri olarak öne çıkıyor. Tam adıyla Ses Opereti ve Tiyatrosu, 19. yüzyıldan günümüze kadar ayakta kalmış nadir tiyatrolardan biri olarak, İstanbul’un sanat hayatında önemli bir yere sahiptir.
Tarihi Ses Tiyatrosu, 1885 yılında inşa edilmiş ve adını kuruluş yılından almıştır. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun kültürel merkezi olan İstanbul, sanatta da bir başkent konumundaydı. Ses Tiyatrosu, bu sanat dünyasının en önemli oyuncularından biri olmuş ve özellikle operet ve müzikli oyunlarıyla dönemin İstanbul halkı arasında büyük ilgi görmüştür. Osmanlı döneminde Batı etkisiyle gelişen tiyatro kültürü, Ses Tiyatrosu’nda hayat bulmuş ve burası şehrin sanat ve eğlence hayatının vazgeçilmez duraklarından biri haline gelmiştir.

1885 yılında içinde bulunduğu Halep Pasajı’yla birlikte inşa edilen yapı, ilk olarak “Pera Sirki” adıyla anılmış. O dönem pasajın arka kısmında yer alıyor ve bir bölümü sirk hayvanları için ahır olarak kullanılıyormuş. 1904 yılında Beyoğlu’nda çıkan büyük yangının ardından yapı tamamen yanmış; sonrasında Rum Mimar Campanaki tarafından bu kez tiyatro salonu olarak yeniden tasarlanıp inşa edilmiş. Avusturya’da benzeri bulunan bu tiyatro binası, yıllar içinde pek çok kez el değiştirmiş; 87 yıl boyunca tiyatro, 17 yıl ise sinema salonu olarak hizmet vermiş. 1989’da Ferhan Şensoy’un öncülüğünde restore edilmiş ve o günden bu yana Ortaoyuncular’ın sahnesi ve yuvası olmuş.
Beyoğlu’nun nostaljik sokaklarında yürüyüp Ses Tiyatrosu’nun önüne geldiğinizde, ilk dikkatinizi çeken şey, binanın tarihi atmosferi ve zarif yapısı olur. Art Nouveau tarzındaki mimarisi, o dönemin estetik anlayışını yansıtan ince detaylarla bezenmiştir. Tiyatroya adım attığınızda ise, sizi karşılayan eski ahşap koltuklar, sahneyi çevreleyen kadife perdeler ve o tarihten bugüne dek pek çok oyun ve gösteriye ev sahipliği yapmış sahne, adeta sizi zamanda bir yolculuğa çıkarır.

Ses 1885 Tiyatrosu’nun tarihi, yalnızca bir mimari eser ya da tiyatro sahnesi olmanın ötesinde, İstanbul’un çokkültürlü geçmişini ve sanat dünyasındaki dönüşümlerini yansıtır. Osmanlı’nın son dönemlerinde İstanbul, Batı ile Doğu’nun kültürlerinin kesiştiği bir yerdi. O dönemlerde İstanbul’da yaşayan Levanten toplulukları, Rumlar, Ermeniler ve Türkler, bu tiyatroda buluşarak aynı sahnede bir araya gelirlerdi. Özellikle operet ve müzikal oyunlar, Ses Tiyatrosu’nun ana sahneye koyduğu eserler arasında yer alır ve bu eserler şehrin kozmopolit yapısını yansıtırdı.
Cumhuriyet dönemine geldiğimizde ise Ses Tiyatrosu, Türk tiyatrosunun gelişmesinde önemli bir rol oynadı. Burada sahnelenen oyunlar, o dönemin ünlü oyuncularını ve yönetmenlerini bir araya getirdi. Türk tiyatrosunun gelişen sahneleme teknikleri, Batı’daki tiyatro anlayışının izlerini taşıyan modern eserler ve operetler Ses Tiyatrosu’nun sahnesinde izleyiciyle buluştu.

Tiyatro, zamanla sadece müzikli oyunlarla değil, aynı zamanda Türkiye’nin en önemli tiyatrocularının performanslarına da ev sahipliği yaptı. Ferhan Şensoy, Yıldız Kenter, Haldun Taner, Münir Özkul gibi Türk tiyatrosunun dev isimleri, bu sahnede izleyici karşısına çıktı. Bu oyuncuların sahnede sergilediği eserler, Ses Tiyatrosu’nun İstanbul sanat hayatındaki yerini daha da pekiştirdi. Tiyatro, Türkiye’de sahne sanatlarının gelişmesine katkıda bulunarak, bir eğitim merkezi işlevi de gördü.
Bugün Ses 1885 Tiyatrosu, İstanbul’un kültürel mirasını koruyan bir anıt gibi duruyor. İçinde hala geçmişin izlerini taşıyan bu tiyatro, günümüzde de sanata ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Beyoğlu’nun sanat dolu sokaklarında yürürken bu tiyatronun önünden geçmek, İstanbul’un sahne sanatlarına olan tutkusunu ve bu şehrin sanatçılarının yaratıcı enerjisini hissetmek için yeterli.
Eğer İstanbul’un tiyatro kültürüne ve tarihine dair bir keşif yapmak isterseniz, Ses Tiyatrosu’nu ziyaret etmek kaçınılmazdır. Burada sahnelenen her oyun, yalnızca bir sanat eseri değil, aynı zamanda İstanbul’un çok kültürlü yapısına ve sahne sanatlarına dair derin izler taşır. Ses 1885 Tiyatrosu, şehrin sanat hayatına tanıklık etmiş ve halen bu tanıklığı sürdüren bir sembol olarak varlığını koruyor.
Ferhan Şensoy’u canlı izlemiş birisi olarak hâlâ Ses Tiyatrosu’nda bir oyun izlemişliğim yok. Ama Ferhan Şensoy’u o atmosferde izleyemediğim için pişmanlığım çok. Allah rahmet eylesin büyük usta!