Orhan Veli Kanık denince, akıllara hemen İstanbul gelir. Ancak, bu büyük şairin en çok özdeşleştiği yerlerden biri Boğaziçi’dir. Boğaz’ın serin sularına, vapurlarına, sokaklarına ve semtlerine yazdığı şiirlerle Orhan Veli, Boğaziçi’ni ölümsüzleştirmiştir. Şairin en sevdiği yerlerden biri olan Rumelihisarı sahili, bugün de Orhan Veli’nin izlerini takip etmek isteyenler için büyüleyici bir durak.
Sabahın erken saatlerinde Boğaziçi’nin kıyısında, Rumelihisarı’na doğru yürümek, Orhan Veli’nin şiirlerinde anlattığı İstanbul’u hissetmenin en güzel yollarından biridir. Şairin sık sık yürüdüğü, vapura binip şehri izlediği bu sahil, hala aynı huzuru ve dinginliği taşır. Martıların çığlıkları, suyun kıyıya vurması ve İstanbul’un uyanan silueti… Boğaziçi, Orhan Veli’nin dizelerinde hayat bulan bir sahnedir adeta.

Orhan Veli, Boğaziçi’ni sadece bir coğrafya olarak değil, bir yaşam tarzı, bir düşünce biçimi olarak da şiirlerine taşımıştır. Özellikle “İstanbul’u Dinliyorum” şiiri, Boğaz’ın kıyısında hissedilen o sessiz, dingin güzelliği en iyi anlatan dizelerden biridir:
“İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda…”
Rumelihisarı sahilinde yürürken, şairin bu dizeleri adeta kulaklarınızda yankılanır. İstanbul’un seslerini, rüzgarını ve denizini duymak için gözlerinizi kapatmanız yeterli olur. Orhan Veli’nin Boğaziçi’ne olan sevgisini, onun bu sakin sahil yolunda yürürken daha da derinden hissedebilirsiniz.
Rumelihisarı, Boğaziçi’nin en gözde ve tarihi semtlerinden biri. Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa edilen bu tarihi yapı, İstanbul’un fethine giden yolun simgesi olarak Boğaz’ın kıyısında ihtişamla yükselir. Hisarın gölgesinde yürürken, bir yandan tarihî yapının görkemi, diğer yandan Boğaz’ın serin suları size eşlik eder. Orhan Veli, belki de bu sahilde yürüyüp hisarın gölgesinde İstanbul’un derinliklerini düşünmüştür. Şiirlerinde sıkça geçen Boğaz, bir şairin ilham kaynağı olarak adeta yaşamaya devam eder.
Sahil boyunca ilerlerken, küçük kafeler ve çay bahçeleri karşılar sizi. Orhan Veli’nin dizeleri eşliğinde burada bir çay molası vermek, şairin İstanbul’u nasıl yaşadığını hayal etmek için harika bir fırsat sunar. Onun şiirlerinde geçen sade ve gerçek İstanbul, Boğaziçi’nin bu huzurlu sahilinde hala yaşamaktadır. Orhan Veli’nin yaşadığı dönemde, burada yürüyüp, bir banka oturup İstanbul’u izlediğini hayal etmek, şiirlerine daha derinden bağlanmanıza neden olur.

Orhan Veli’nin sık sık Boğaz’da vapura binerek İstanbul’u seyretmesi de bilinen bir gerçektir. Onun vapurda oturup Boğaz’ın iki yakasındaki manzarayı izlediğini düşünmek, bu semti daha da anlamlı kılar. Rumelihisarı’ndan bir vapura binip Boğaz’ın iki yakasını seyretmek, Orhan Veli’nin yaşadığı o şiirsel deneyimi bir nebze olsun yaşamak gibidir. Vapurun köpüklü suları, karşı kıyının yeşil tepeleri ve İstanbul’un eşsiz silueti, şairin ilham kaynağının ne kadar büyüleyici olduğunu gözler önüne serer.
Boğaziçi, Orhan Veli’nin dizelerinde bir mekan olmanın ötesine geçmiştir. Bu bölge, onun İstanbul’a ve hayata dair derin gözlemlerinin bir yansımasıdır. Onun sade ve gerçekçi şiir dili, Boğaziçi’nin huzur dolu doğasıyla birleşir. Şair, İstanbul’un karmaşası içinde Boğaziçi’nde bulduğu dinginliği, insan ruhuna dokunan bir incelikle şiirlerine taşımıştır. Bugün hala Boğaziçi kıyılarında yürüyenler, bu dizelerin yansımasını denizden gelen serin rüzgarda bulabilirler.
Rumelihisarı sahilinden Boğaz’ı izlemek, Orhan Veli’nin İstanbul’unu daha iyi anlamak ve onun Boğaziçi’ne olan sevgisini paylaşmak için mükemmel bir fırsat sunuyor. İstanbul’un kalabalık ve hızlı temposundan uzak, Boğaz’ın serin sularına bakarak bir süreliğine durup şehri dinlemek, Orhan Veli’nin şiirlerinde hissettiği İstanbul’a dokunmanın en güzel yollarından biri.
Eğer Orhan Veli’nin izinde bir gün geçirmek ve Boğaziçi’nin şiirsel havasını solumak istiyorsanız, Rumelihisarı’nın sessiz sahilinde bir yürüyüş, şairin İstanbul’unu keşfetmek için en iyi başlangıç olabilir.