Galata Kulesi

İstanbul’un siluetinde kendine has bir yer edinen, yıllara meydan okuyan ve şehrin her dönemine tanıklık eden Galata Kulesi, büyüleyici geçmişiyle adeta bir zaman yolculuğu sunuyor. Bir efsane mi, yoksa yalnızca bir kule mi? Galata Kulesi’ne yaklaştığınızda bu sorular, İstanbul’un karmaşasında yankılanır. Şehrin en eski yapılarından biri olan bu kule, Boğaz’ın kıyısında değilse de, İstanbul’un kalbinde duruyor; şehri hem geçmişin hem de bugünün ışığında gözler önüne seriyor.

Yol Tarifi

Yorum Yazın

Paylaşın

Dinleyin

İstanbul’un siluetinde kendine has bir yer edinen, yıllara meydan okuyan ve şehrin her dönemine tanıklık eden Galata Kulesi, büyüleyici geçmişiyle adeta bir zaman yolculuğu sunuyor. Bir efsane mi, yoksa yalnızca bir kule mi? Galata Kulesi’ne yaklaştığınızda bu sorular, İstanbul’un karmaşasında yankılanır. Şehrin en eski yapılarından biri olan bu kule, Boğaz’ın kıyısında değilse de, İstanbul’un kalbinde duruyor; şehri hem geçmişin hem de bugünün ışığında gözler önüne seriyor.

Kuleye doğru adım adım ilerlerken, Galata’nın dar ve tarihi sokaklarında kayboluyorsunuz. Sokak aralarında yükselen bu devasa taş yapı, sadece bir mimari eser değil; aynı zamanda bir efsanenin kapılarını aralıyor. 14. yüzyılda Cenevizliler tarafından inşa edilen Galata Kulesi, hem Bizans hem de Osmanlı dönemlerinde şehri koruyan ve gözleyen bir yapı olmuş. Bir zamanlar gözetleme kulesi olarak kullanılan bu yapı, şimdi ise turistlerin ve yerli halkın İstanbul’u bir de yukarıdan görmek için sabırsızlandıkları bir nokta haline gelmiş durumda.

Galata Kulesi üzerinden Haliç, Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarası.
Galata Kulesi üzerinden Haliç, Boğaz ve Tarihi Yarımada manzarası.

Kulenin etrafında dolaşırken, taş duvarları parmaklarınızın ucuyla hissedip tarih kokusunu soluyorsunuz. Her bir taş, sanki binlerce yıldır bu kentin insanlarına, efsanelerine ve sırlarına tanıklık etmiş gibi. Galata Kulesi, sadece bir yapı değil, tarihin bir özeti gibidir; İstanbul’un fethedilmesinden çok daha önce buradaydı, fetihten sonra da durdu, bugüne dek dimdik ayakta kaldı.

Galata Kulesi’ne giriş ücreti 30 Avro ancak müzekart geçiyor. Yukarı çıkarken asansörü kullanıyorsunuz, ancak eskiden buralara çıkmanın o kadar kolay olmadığını hayal etmek zor değil. Merdivenlerin yorgunluğu, gökyüzüne adım adım yaklaşırken bile hissediliyordu herhalde. Asansör sizi zirveye taşıdıktan sonra, İstanbul’un nefes kesici manzarasıyla buluşuyorsunuz. Burada, kentin en güzel açılarını gözlerinizin önüne seren bir manzara var. Boğaz’ın iki yakasını birleştiren köprüler, uzaklardaki Prens Adaları, Sultanahmet Camii’nin görkemli minareleri, Kapalıçarşı’nın kubbeleri ve denizin ötesine açılan şehir… Bu manzara, İstanbul’un tüm tarihini ve ihtişamını birkaç bakışta kavramanıza olanak tanıyor.

İstanbul'un Haliç silüetinde Galata Kulesi'nin yeri.
İstanbul’un Haliç silüetinde Galata Kulesi’nin yeri.

Ama Galata Kulesi’ni sadece manzarasıyla tanımlamak yetersiz olur. Çünkü burası, efsanelerle de dolu. En bilinen efsanelerden biri, 17. yüzyılda Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Galata Kulesi’nden uçtuğu hikayesidir. Rivayete göre Hezarfen, kendi yaptığı kuş kanadına benzer bir araç üzerindeyken, kuleden kendini Boğaz’ın rüzgarına bırakarak Üsküdar’a kadar süzüldü. Bugün bilimsel gerçeklerle tam olarak doğrulanamasa da, bu hikaye Galata Kulesi’ne mistik bir hava katıyor. Galata, sadece bir kule değil; hayallerin ve efsanelerin de yuvası.

Bir başka efsane ise Galata Kulesi’ni ziyaret eden çiftlerin eğer burada birlikte kuleye çıkarlarsa, mutlaka evleneceklerine dair bir inanıştır. Bu inanç, belki de kuleye olan derin bağın ve kuledeki zamanın durmaksızın akışının bir sembolü. Geçmişten bugüne Galata Kulesi, insanların hayallerini, sevgilerini ve umutlarını barındırmaya devam ediyor.

Ara sokakların arasından adeta fırlayan Galata Kulesi.
Ara sokakların arasından adeta fırlayan Galata Kulesi.

Kulenin çevresi de tıpkı kendisi gibi tarihin izlerini taşıyan yapılarla dolu. Galata Kulesi’nin hemen etrafında, eski İstanbul’un izlerini taşıyan binalar, şık kafeler ve sanat galerileriyle çevrili sokaklar bulunuyor. Bu bölge, sadece kuleye çıkan ziyaretçilerle değil, sanatçıların, tarih meraklılarının ve fotoğrafçıların da uğrak yeri. Kuleyi gezdikten sonra çevrede dolaşmak, İstanbul’un bu çok katmanlı yapısını daha derinlemesine hissetmenize olanak tanıyor.

Günün sonuna doğru, güneş batarken Galata Kulesi’nin manzarasında ışıklar yavaşça yanmaya başlıyor. İstanbul, altın sarısı bir ışıkla boyanıyor ve bu büyüleyici manzara karşısında insan, kentin yüzyıllar boyunca ne kadar büyüleyici olduğunu daha iyi anlıyor. Galata Kulesi’nin tepesinden bu manzarayı izlemek, bir yandan tarihe bir yandan da geleceğe bakmak gibi.

Galata Kulesi, sadece bir kule değil; İstanbul’un ruhunu hissetmek için bir fırsat, tarihe tanıklık eden bir yapı, efsanelerle dolu bir simge. Şehri yukarıdan izlemek ve bu görkemli yapının içine gizlenmiş hikayeleri hissetmek için her adımda büyüleniyorsunuz. İstanbul’u bir kez daha görmek isteyen herkesin Galata Kulesi’ni mutlaka ziyaret etmesi gerek.

2 Yorum

  1. Eskiden içinde çok şık bir restoran vardı. Şimdilerde yok, restorasyon sonrası içi bir tür müze ve sergi alanı olarak kullanılıyor…

  2. Gerçeğin Kölesidiyor:

    Hezarfen’in Galata Kulesi’nden uçtuğu hikayesi tamamen bir uydurmadır. Celal Şengör Hoca Fatih Altaylı’nın YouTube kanalında söyledi. Uydurmalar yerine gerçeklere odaklanalım. Roketle uçan ilk insan Lâgâti Hasan Çelebi’dir. Roketçiliğin atası olarak bilinir.

Galata Kulesi için yorum yapın.

Bir yorum yazarak güncel bilgileri paylaşın.