Osmanlı İmparatorluğu’nun belki de en çalkantılı yıllarında tahta çıkan ve 32 yıl 8 ay hüküm süren Sultan II Abdülhamid, adını tarihe altın harflerle kazımıştır. II. Abdülhamid’in tahta çıkışı, Osmanlı Devleti için bir dönüm noktası olmuştur. İç karışıklıklar ve mali krizler, devletin yönetiminde ciddi zorluklar yaratmış ve bu durum, ilerleyen yıllarda Osmanlı’nın siyasi ve sosyal yapısını derinden etkilemiştir.
Yol Tarifi
Yorum Yazın
Paylaşın
Dinleyin
Osmanlı İmparatorluğu’nun belki de en çalkantılı yıllarında tahta çıkan ve 32 yıl 8 ay hüküm süren Sultan II. Abdülhamid, adını tarihe altın harflerle kazımıştır.
II. Abdülhamid’in tahta çıkışı, Osmanlı Devleti için bir dönüm noktası olmuştur. İç karışıklıklar ve mali krizler, devletin yönetiminde ciddi zorluklar yaratmış ve bu durum, ilerleyen yıllarda Osmanlı’nın siyasi ve sosyal yapısını derinden etkilemiştir. Bu krizlerin nasıl yönetileceği, Abdülhamid’in liderlik becerisine bağlı olarak Osmanlı Devleti’nin geleceğini şekillendirecek önemli bir unsur haline gelmiştir.

Yıldız Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde önemli bir yapılaşma sürecine sahne olmuştur. Bu süreç, Sultan II. Abdülhamid döneminde (1876-1909) hız kazanmış ve saray, padişahın özel yaşam alanları ile resmi görevlilere tahsis edilen binaları bir araya getiren bir kompleks haline gelmiştir. Bu dönemde, saray içerisinde tamirhane, marangozhane gibi atölyelerin yanı sıra tiyatro, müze ve kütüphane gibi kültürel ve sanatsal yapılar da inşa edilmiştir.
II. Abdülhamid, Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrılarak Yıldız Sarayı’na taşınmış ve padişahlığı boyunca burada ikamet etmiştir. Saray, Küçük Mâbeyin Köşkü, harem binaları, Câriyeler Dairesi, Kızlarağası Köşkü, Şâle Köşkü, Yıldız Camii gibi çeşitli yapılarla zenginleşmiştir. Ayrıca, tiyatro, marangozhane, eczahane, tamirhane, kilithane, çini atölyesi ve kütüphane gibi sosyal ve kültürel işlevlere sahip binalar da bu dönemde inşa edilmiştir.

Yıldız Sarayı, ortalama 4 metre yüksekliğindeki harpuştalı duvarlarla çevrili geniş bir alanda yer almaktadır. Saray, asıl saray bölümü ile Yıldız Parkı olarak bilinen dış bahçe arasında bir bütünlük oluşturur. Yapıların konumlandırılması, Topkapı Sarayı’ndaki yerleşim geleneğinin bir uzantısı olarak değerlendirilmektedir. Saraya giriş, Koltuk Kapısı, Vâlide Sultan Kapısı, Saltanat Kapısı ve Mecidiye Kapısı gibi dört ana kapıdan sağlanmaktadır.
Saltanat Kapısı’ndan girildiğinde, sol tarafta Sultan Abdülaziz’in dinlenme köşkü olan Büyük Mâbeyin Köşkü bulunmaktadır. 1866 yılında inşa edilen bu iki katlı köşk, II. Abdülhamid’in resmi toplantılarına ev sahipliği yapmış ve önemli davetlerin düzenlendiği bir mekan olmuştur. Üst katında Mâbeyin Müşiri Gazi Osman Paşa’nın özel odası yer alırken, alt kat odaları ise mâbeyinciler tarafından kullanılmaktaydı.

Büyük Mâbeyin Köşkü’nün yanında bulunan Çit Kasrı, Abdülaziz döneminde inşa edilmiş tek katlı bir yapıdır. 1877-1878 Türk-Rus Savaşı ve 1897 Türk-Yunan Savaşı sırasında bu kasrın salonları karargah olarak kullanılmıştır.
Birinci avluda bulunan Vâlide Sultan Kapısı’ndan giriş yapıldığında, karşıda Yâveran Dairesi yer almaktadır. II. Abdülhamid’in başmimarı Raimondo d’Aronco tarafından inşa edilen bu yapı, telgrafhane ve şifrehanenin de bulunduğu bir kompleks olarak işlev görmüştür. Yine Vâlide Sultan Kapısı’ndan girildiğinde sağ tarafta yer alan silâhhâne, saray hizmetkârları için yemekhane olarak inşa edilmiştir.

Harem bölümü, iki katlı bağdâdî teknikle inşa edilmiş yapılarla doludur. Bu yapıların tavanları, kalem işleri ve madalyonlar ile süslenmiştir. Vâlide Sultan Köşkü, harem bölümünün önemli yapılarından biridir ve geniş salonları ile dikkat çekmektedir. Yıldız Sarayı Tiyatrosu, Osmanlı saray kompleksleri içinde yer alan ikinci tiyatrodur ve 1889’da tamamlanmıştır. Tiyatro, hem Batı tiyatrosunun hem de Türk tiyatrosunun temsillerine ev sahipliği yapmıştır.
Yıldız Sarayı, mimari yapısı ve sosyal işlevleri ile geç dönem Osmanlı mimari ve peyzaj tasarımının gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. 1946 yılında Harp Akademileri’ne devredilen saray, 1978 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na geçmiştir. Günümüzde Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Milli Saraylar Başkanlığına bağlı olarak müze olarak ziyarete açılan Yıldız Sarayı, 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınmıştır. Bu kompleks, çeşitli üsluplarda inşa edilen yapıları ve bahçe tasarımı ile Avrupa ile etkileşim içerisinde olan Osmanlı mimarisinin bir örneğidir.

Sadrazam’ı Hüseyin Hilmi Paşa bir gün vilayetten evine giderken sıkışmış, tuvaletini yapmak için Şeyhülislam’ın evine uğramış. Tabii hemen jurnali padişaha gitmiş. Padişah çağırtmış Sadrazam’ı ve neden o eve girdiğini sormuş. Abdülhamit’inki öyle bir paranoyaymış işte…
Onu anlamak için Prof. Dr. Vahdettin Engin’in Abdülhamid ve İstanbul’u kitabı kesinlikle okunmalı. Kendisinin hususi iradelerinin derlendiği bu kitapta, bir firmanın gazeteye verdiği “bize verdiğiniz her türden eşyayı hemen alıcısına ulaştırırız” türünden bir ilân için “bunun sözünü nasıl verebiliyorlar?” minvalinde fırça attığı bir kararın belgesini bulabilirsiniz. Bunu gibi birçok garip hususi iradesi mevcut kitapta…
Talha Uğurluel youtube kanalındaki Yıldız Sarayı videosunda anlattığına göre Sultan Hamid Büyük Mabeyn’in üst katından aşağıya inerken merdivenin kristal korkuluklarına elindeki tesbihini sürterek tıngırdatırmış ki onun aşağıya indiğini anlayan saray çalışanları kendilerine çekidüzen versinler.
Efsanevi, gerçek dışı bir anlatım. Pek itibar etmemek lazım…
İstanbul’un gerçek anlamda en dingin ve huzurlu köşelerinden biri olan Yıldız Sarayı, içinde birçok eşsiz yapıyı barındırıyor. Sarayın beni en çok etkileyen bölümlerinden biri, Sultan II. Abdülhamid’in kendi el emeğiyle hazırladığı eserlerin sergilendiği Çit Kasrı oldu. Bir diğer büyüleyici yapı ise, adeta çiçeklerle bezenmiş bir cennet bahçesini andıran Limonluk. Her iki yapı da tarihin zarafetini ve doğanın huzurunu bir arada hissettiriyor.
Öncelikle Milli Saraylar’a takdir ve teşekkürlerimizi bildirelim. Zira Yıldız gezilirken, devletin oradan yönetildiği dönemde olduğunuzu hissettirecek şekilde; aslına uygun bir restorasyon yapılmış. Harem, Hasbahçe ve Küçük Mabeyn hariç müzekartla gezilebiliyor. 19. yüzyıl Osmanlı ihtişamına şahit olmak isteyen herkes muhakkak gezmeli…