Lebon Pastanesi

Bir zamanlar Beyoğlu’nun kalbinde, İstiklal Caddesi boyunca yürüyenlerin gözlerini vitriniyle büyüleyen, İstanbul’un en köklü pastanelerinden biri olan Lebon Pastanesi ya da sonraki adıyla Markiz Pastahanesi ne yazık ki artık kapılarını ziyaretçilere açmıyor.

Yol Tarifi

Yorum Yazın

Paylaşın

Dinleyin

Bir zamanlar Beyoğlu’nun kalbinde, İstiklal Caddesi boyunca yürüyenlerin gözlerini vitriniyle büyüleyen, İstanbul’un kimilerine göre ilk pastanesi olan Lebon Pastanesi ya da sonraki adıyla Markiz Pastahanesi ne yazık ki artık kapılarını ziyaretçilere açmıyor. Ancak, Lebon Pastanesi, şehri gezen herkesin hatıralarında ve İstanbul’un kültürel hafızasında derin izler bırakmış bir lezzet ve buluşma noktası olarak anılmaya devam ediyor. Bu tarihî pastane, İstanbul’un tatlılarıyla olduğu kadar, entelektüel ve sanatsal dünyasının bir parçası olmasıyla da özel bir yere sahip.

Kapanmadan kısa bir süre önce "Yemek Kulübü" adıyla restoran faaliyeti gösteren Lebon Pastanesi'nin içinden bir kare.
Kapanmadan kısa bir süre önce “Yemek Kulübü” adıyla restoran faaliyeti gösteren Lebon Pastanesi’nin içinden bir kare.

Beyoğlu’nun nostaljik sokaklarında yürürken, Lebon Pastanesi’nin bir zamanlar İstiklal Caddesi’nin şık vitrinleri arasında nasıl öne çıktığını hayal etmek zor değil. Fransız asıllı Şef Edouard Lebon tarafından 1840’larda kurulan bu pastane, İstanbul’un Batı tarzı pastacılık kültürüyle tanıştığı ilk yerlerden biriydi. Osmanlı saray mensuplarından sanatçılara, diplomatlardan dönemin aydınlarına kadar birçok kişi burada bir araya gelir, sıcak bir kahve eşliğinde tatlı sohbetler ederdi. Lebon’un kendine has lezzetleri, İstanbul’un sosyal ve kültürel hayatında önemli bir yer edinmişti.

Pastanenin iç mekanını gözünüzde canlandırdığınızda, 19. yüzyıl İstanbul’unun zarif atmosferi canlanır. Büyük pencerelerinden içeri süzülen ışık, vitrini süsleyen şık pastalar, tatlılar ve çikolatalar… Lebon’un vitrininden göz kırpan profiteroller, mille-feuille’ler, eklerler, İstanbul halkının damağında uzun yıllar unutulmayacak tatlar bırakmıştır. Pastanenin tarihi boyunca en ünlü lezzetlerinden biri olan profiterol, hâlâ İstanbul’da bu tatlıyı sevenler tarafından özlemle anılıyor.

Lebon Pastanesi'nin eski yerinde Markiz Pastahanesi adıyla faaliyet gösteren işletmedeki sanatsal süslemelerden bir kare.
Lebon Pastanesi’nin eski yerinde Markiz Pastahanesi adıyla faaliyet gösteren işletmedeki sanatsal süslemelerden bir kare.

Ancak Lebon, sadece tatlılarıyla değil, aynı zamanda bir buluşma noktası olmasıyla da ün kazanmıştı. 19. ve 20. yüzyıl boyunca, İstanbul’un entelektüel dünyası burada bir araya gelir, sanatçılar, yazarlar ve aydınlar arasında fikir alışverişleri yapılırdı. Namık Kemal, Tevfik Fikret, Abdülhak Hamit Tarhan gibi ünlü isimlerin Lebon’da vakit geçirdiği, bu tarihi mekanda edebi sohbetler yaptıkları bilinir. Beyoğlu’nun kültürel merkez olarak öne çıktığı dönemde, Lebon Pastanesi de bu aydınların ve sanatçıların vazgeçilmez duraklarından biri olmuştur.

1940 yılında Lebon, İstiklâl Caddesi’nin karşısına taşındı. Asıl konumda ise Avedis Ohanyan Çakır Markiz Pastahanesi‘ni kurdu. Finansal sebeplerden dolayı 2009 yılından itibaren “Yemek Kulübü” adıyla restoran faaliyeti sürdüren mekân 2017 yılında kapandı ve şimdilerde dönem filmleri ve dizilerine sahne oluyor. Caddenin karşısına geçen Lebon da zamanın şartlarına dayanamayarak 2022 yılında kapanmak zorunda kaldı. Bugün Lebon Pastanesi fiziksel olarak var olmasa da, Beyoğlu’nda yürürken bu mekânın hatıraları hâlâ canlıdır. Geçmişin tatlı anıları ve İstanbul’un entelektüel birikimi, Lebon’un adını yaşatmaya devam ediyor. Eski müdavimlerinin anılarında ve İstanbul’un kültürel mirasında kendine sağlam bir yer edinmiş olan Lebon, kapanmış olsa bile şehrin tarihinde özel bir sayfa olarak yerini koruyor.

Caddenin karşısına geçen Lebon'un son sahibi Abdurrahman Cengiz'in, kapanma haberi için Gazete Oksijen'e verdiği röportajda kullanılan fotoğraf (2022).
Caddenin karşısına geçen Lebon’un son sahibi Abdurrahman Cengiz’in, kapanma haberi için Gazete Oksijen’e verdiği röportajda kullanılan fotoğraf (2022).

Lebon’un kapanışı, sadece bir pastanenin sona ermesi değil, İstanbul’un kozmopolit ve kültürel kimliğinde önemli bir dönemin kapanışını da simgeler. Lebon’un vitrininde sergilenen tatlılar, sadece lezzet değil; İstanbul’un çokkültürlü yapısını ve geçmişin incelikli yaşantısını da simgeliyordu. Bir dönemin en parlak kültürel mekanlarından biri olan bu pastane, artık tarihe karışmış olabilir, ancak İstanbul’un lezzetli geçmişine dair izler her zaman hatırlanacak.

Lebon Pastanesi, fiziksel varlığını yitirmiş olsa da, İstanbul’un tarihine ve kültürel hafızasına kazınmış bir isim olarak yaşamaya devam ediyor. Beyoğlu’nun nostaljik atmosferinde, Lebon’un tatlı mirasını anarak yürümek, İstanbul’un geçmişine bir selam durmak gibidir.

3 Yorum

  1. Yeniden açıldığı söyleniyor. Özel tadım menüsünün sunulduğu saatlerde 2000 liraya bilet alınarak giriliyormuş, bazı saatlerde ise ücretsiz olarak ziyaret edilebiliyormuş. Haberi yapan gazete pilevneli.org internet sitesinden ücretsiz ziyaret için rezervasyon yapıldığını yazmış ama buna dair herhangi bir bilgi göremedim ben.

    1. Esra Korkmazdiyor:

      Sanıyorum Mart ayı içinde bir etkinlik kapsamında ücretsiz ziyarete açılmış. Kaçırdık maalesef.

  2. İstanbulseverdiyor:

    Bir zamanlar İstanbul’da her şey çok güzeldi. Ne diyorlardı o zaman:

    “Chez Lebon, tout est bon” yani “Lebon’da her şey iyidir.”

Lebon Pastanesi için yorum yapın.

Bir yorum yazarak güncel bilgileri paylaşın.